26 Ocak 2018 Cuma

Fıtır Sadakası Nedir?

Fıtır sadakası nedir? Fıtır sadakası ile ilgili hadisler nelerdir? Fitre ile yükümlü olmak için gereken şartlar nelerdir? Fitre nelerden verilir? Fitre kimlere verilir, kimlere verilmez? Fitre ne zaman verilir? Fitre miktarı ne kadar? Fitre ile ilgili merak edilen tüm bu soruların cevabını sizin için hazırladık.

FITIR SADAKASI (FİTRE) NEDİR?
Fıtr sözlükte “Orucu açmak”, fitre de “Yaratılış” anlamına gelir. Buna “Fıtır sadakası” denir ki, fıtrat sadakası, yani sevap için verilen yaratılış atıyyesi demektir. Dini bir terim olarak şöyle tanımlanır: Ramazan Bayramı’na yetişen ve temel ihtiyaçlarının dışında belli bir miktar mala sahip olan Müslümanların kendileri ve velâyetleri altındaki kişiler için yerine getirmekle yükümlü bulundukları mâlî bir ibadettir.
Fıtır sadakası, Ramazan orucunun farz kılındığı hicretin 2. yılı Şaban ayında, zekâttan önce meşru kılınmıştır. Bu bir yardımlaşma olup, orucun kabulüne, ölüm sırasındaki sıkıntılardan ve kabir azabından kurtuluşa bir vesiledir. Yoksulların ihtiyaçlarını gidermeye ve onların da bayram sevincine katılmalarına bir yardımdır.
Fitre hadis deliline dayanır. İlgili hadisler aynı zamanda onun uygulama şartlarını da belirler.
FITIR SADAKASI (FİTRE) İLE İLGİLİ HADİSLER
Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fitrenin, insanlar Bayram Namazı’na çıkmadan önce verilmesini emretmiştir” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 183.)
Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ’ (ölçek) hurma ve 1 sâ’ arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)
Ebû Said el-Hudrî (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste fitre verilebilecek maddeler ve miktarları şöyle belirlenir: “Biz Peygamber devrinde fitreyi, yiyecek maddelerinden 1 sâ’ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.” (Buhârî, Zekât, 74; A. İbn Hanbel, III, 73, 98.)
İbn Abbas (r. anhümâ)’nın naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Rasûlullah (s.a.s) oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerden arındırmak ve yoksullara yiyecek  sağlamak için fitreyi farz kılmıştır. Fitreyi kim namazdan önce öderse, bu makbul bir zekât, kim de namazdan sonra öderse, herhangi bir sadaka olur.” (Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12 , 13, 16)
Abdullah b. Sa’lebe (r.a) şöyle nakletmiştir: “Rasûlullah (s.a.s) Ramazan Bayramı’ndan bir veya iki gün önce bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: “Buğdaydan, arpadan veya hurmadan 1 sâ’ını hür veya köle, küçük veya büyükler için sadaka olarak veriniz.” (A. İbn Hanbel, V, 432.)
İbn Abbas’ın rivayet ettiği hadis şöyledir: “Fitre sadakası buğdaydan iki müd’dür.” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 183.)
FİTRE İLE YÜKÜMLÜ OLMAK İÇİN GEREKEN ŞARTLAR NELERDİR?
1. Müslüman: Fitre yükümlüsünün Müslüman olması gerekir. Ancak Şâfiî Mezhebi’nden bir görüşe göre, gayr-i müslim bir kimsenin, bakmakla yükümlü olduğu Müslüman yakınının fitresini ödemesi gerekir.
2. Mal varlığı: Hanefîlere göre fitre sadakası ile yükümlü sayılmak için, kişinin Ramazan Bayramı’nın birinci günü, temel ihtiyaçları dışında nisap miktarı mala sahip olması gerekir. Zekât nisabından farklı olarak, sahip olunan malın “artıcı (nâmî)” özellikte olması ve üzerinden bir yıl geçmiş bulunması gerekmez. Temel ihtiyaçlar mesken, elbise, ev eşyası, binit, silah, hizmetçi, ailenin bir yıllık geçim masrafları ve borçlarıdır. Nisap miktarı iki yüz dirhem gümüş veya yirmi miskal altın veya bunların kıymetine denk bir maldır.
Şâfiî, Mâlikî ve Hanbelî mezheplerine göre ise, fıtır sadakasının vücûbu için, zenginlik ölçüsü olan nisaba mâlik olmak şart değildir. Temel ihtiyaçlarının dışında, bayram gün ve gecesinde yetecek kadar azığa sahip olmak yeterlidir.
3. Ehliyet: Ebû Hanife, Ebû Yûsuf ve diğer üç mezhep imamının ortak görüşüne göre, fıtır sadakasının mâlî yönü ağır bastığından dolayı bununla yükümlülük için akıllı ve ergen olmak şart değildir. Bu yüzden küçüğün ve akıl hastasının malından da velisinin fitre vermesi gereklidir. Fitrenin ibadet yönünü üstün kabul eden, Hanefîlerden İmam Muhammed ve Züfer’e göre ise, küçüklerin ve akıl hastalarının malından fıtır sadakası gerekmez.
4. Velâyet ve bakmakla yükümlülük: Bir kimsenin, kendi dışındaki kişinin fıtır sadakası ile yükümlü sayılması için, bu kişinin onun velâyeti altında olan ve bakmakla yükümlü bulunduğu kişilerden olması gerekir. Buna göre bir kimse velâyeti altında bulunan küçük çocuklarının veya akıl hastası olan yakınlarının fitresini vermekle yükümlüdür. Ramazan Bayramı’ndan önce vefat eden oğlunun çocukları da bu kapsamdadır. Buna karşılık kişinin bakımlarını üstlenmiş olsa bile, ana babası, büyük çocukları, karısı, kardeşleri ve diğer yakınları için fıtır sadakası vermesi gerekmez. Bununla birlikte vekâletleri olmadığı halde bu kişiler için fıtır sadakası verse, bu yeterli olur. Böylece yoksullar bununla Bayram Namazı’ndan çıkmadan önce ihtiyaçlarını karşılamış olurlar.
5. Vakit: Hanefîlere göre, fıtır sadakası Ramazan Bayramı’nın 1. günü fecrin doğuşu ile vâcip olur. Çünkü fitre bayrama ait kılınmıştır. Böylece oruç tutmanın yasaklandığı bir günde, fitre ile yoksul Müslümanların sevinçle bayrama katılmaları amaçlanmıştır.
Fitre, Ramazan Bayramı’ndan bir veya iki gün öncesi ile Bayram Namazı arasında ödenir. Böylece yoksullar bununla, Bayram Namazı’ndan çıkmadan önce ihtiyaçlarını karşılamış olurlar. Bununla birlikte fitre, Ramazan!ın girmesinden
itibaren, hatta Ramazan ayı girmeden önce de ödenebilir. Bayram gününden sonraya kalırsa, yükümlülük düşmez ve ilk fırsatta ödenmesi gerekir.
Fakihler fitrenin bayram günü sabah vakti girdikten sonra ve namaz kılınmadan önce verilmesinin müstehap olduğu hususunda görüş birliği içindedir. Dayandıkları delil, Abdullah İbn Ömer (r. anhümâ)’den rivayet edilen şu hadistir: “Hz. Peygamber fitrenin, insanlar bayram namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, 183.)
FITIR SADAKASI (FİTRE) NELERDEN VERİLİR?
1) Arpa, kuru hurma ve kuru üzümün fitre miktarı, şer’î ölçüye göre yaklaşşık 3 kg., örfî ölçüye göre ise 3,33 kg. olur.
2) Buğday ve aynı hükümde olan, buğday unu ve kavut için ise şer’î ölçüye göre yaklaşık 1,5 kg., örfî ölçüye göre ise 1,66 kg. olur.
Bu iki tür ölçekten (şer’î ve örfî ) birisini tercih etmek mümkün olmakla birlikte örfî ölçek daha fazla olduğu için yoksulların yararınadır ve daha çok sevap kazanmaya sebep olur.
Yukarıdaki dört cins gıda maddesi yerine kıymetleri de verilebilir. Ancak yoksullar bu maddelerin kendilerine muhtaç oldukları zaman, fitreyi kendi cinslerinden vermek daha faziletlidir
FITIR SADAKASI (FİTRE) KİMLERE VERİLİR?
Fitre, verileceği yerler bakımından her durumda zekâtın benzeridir. Ayet-i kerimede açıklanmıştır. “Sadakalar (zekatlar), Allah’tan bir farz olarak ancak fakirler, düşkünler, zekât toplayan memurlar, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlarla (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihad edenler ve yolda kalmış yolcular içindir. Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Tevbe Suresi 60)
Bir kimse fitresini bir veya bir kaç yoksula verebilir. Birden çok kimseler de fitrelerini bir kaç yoksula veya tek yoksula verebilirler.
Fitre yükümlünün bulunduğu yerdeki yoksullara verilmelidir. Başka yerlere gönderilmesi mekruhtur.
FITIR SADAKASI (FİTRE) KİMLERE VERİLMEZ?
Fitrenin, Tevbe Sûresi’nin 60. ayetinde sayılanlar dışında kalan kişi ve kuruluşlara verilmesi caiz değildir.
Ayrıca fitre verilecek kişi, bu şartları taşısa bile; Ana, baba, büyük ana ve büyük babalarına, oğul, oğlun çocukları, kız, kızın çocukları ve bunlardan doğan çocuklarına fitre verilmez.
FITIR SADAKASI (FİTRE)  NE ZAMAN VERİLİR?


Hanefîlere göre, fıtır sadakası ramazan bayramının 1. günü fecrin doğuşu ile vâcip olur.
Fitre, Ramazan bayramından bir veya iki gün öncesi ile bayram namazı arasında ödenir. Böylece yoksullar bununla, bayram namazından çıkmadan önce ihtiyaçlarını karşılamış olurlar. Bununla birlikte fitre, Ramazan’ın girmesinden itibaren, hatta Ramazan ayı girmeden önce de ödenebilir. Bayram gününden sonraya kalırsa, yükümlülük düşmez ve ilk fırsatta ödenmesi gerrekir.
Kaynak: Prof. Dr. Hamdi DÖNDÜREN, İslâm İlmihali
Din İşleri Yüksek Kurulu Başkanlığı 2017 yılı Ramazan ayının başlangıcından 2018 yılı Ramazan’ın başlangıcına kadar en düşük sadaka-i fıtır miktarını 16 TL olarak belirledi.
Belirlenen bu miktar, “asgari miktar” olup, sadaka-i fıtırda verilecek meblağ konusunda bir üst sınır bulunmuyor. Bu konuda ideal olanın, herkesin kendi hayat standartlarına göre asgari günlük gıda harcamalarına denk düşecek bir meblağı vermesi olarak belirtiliyor. Söz konusu yardım, gıda gibi ayni olarak veya para şeklinde nakdi olarak ödenebilir. 
2018 Yılının ki ise yayınlanınca sizlerle paylaşacağız.

25 Ocak 2018 Perşembe

Eğer Çok Hastayım İyileşemiyorum diyorsanız, bu yazı sizin için...



Hak bela yazmaz, kul azmadıkça...

Tüm hastalıkların tedavisi bol tevbedir. Tabii bunu yapabilmek için de Allah'ın bunu kuluna nasip etmesi gerekir. Zira biz kullar bu dünyaya gelmeden önce yaptığımız Elestü Bi Rabbiküm sözleşmesine uymadığımız için çok fazla şeytan hilesi, musallat, vesveseye tabi kalıp işin içinden çıkamıyoruz.

Gerek zürriyetimizden gelen , gerekse bizim işlediğimiz günahlar yüzünden gelen musallatlar fiziksel ve psilojik olarak rahatsız edebiliyor.

Fiziksel ve Psikolojik Rahatsızlıkları daha önce ki yazılarımızda okuyabilirsiniz. 

Genel ve bilinen bir gerçek şu ki Musallat Tedavisi bilim ile bulunamayan ve teşhisi konulamayan hastalıkların sebebidir. Yani genetik olması gereken bir dawn sendromu, kas erimesi hastalığı, safra kesesi operasyonu gibi hastalıklara maruz kalan çoğu kişinin aslında soyunda ve kendisinde taşıyıcı olmadığı halde bu tür hastalıklara yakalanma durumu olabiliyor ve açıklanamıyor.

Unutmayın "İnsanlar tevbe edince musallat zayıflar." Ali İmran 89. Ayet "Ancak bundan sonra tevbe edip , kendini düzeltenler müstesnadır. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır. Çok merhamet edendir."

Cinlere vücudumuza girip musallat olma yetkisini, vesvese almayı bunların hepsini biz yapıyoruz. Biz günah işledikçe gelirler, aksi takdirde yaklaşamazlar.

ŞEYTAN GÖREVİNİ YAPIYOR, PEK SİZ İNSAN OLARAK KULLUĞUNUZU YAPIYOR MUSUNUZ?

23 Ocak 2018 Salı

Kan Ağlayan Ağaç'ın Sırrı ve Zekeriya Peygamber'in Ölümü




Kan Ağlayan Ağaç ve Zekeriya peygamber'in Ölümü Hepsini Vidyodan İzleyebilirsiniz...

Anlatildigina göre Zekeriyya (A.S) bir gün yahudilerden kacar, onlarda ardina düserler. Iz sürücüler kendisine yaklasinca kalin dalli bir agac görür.

"Ey agac yarilda beni icine al" diye yalvarir. Bu sirada acilan agac Hz.Zekeriyya (A.S),yi gövdesine aldiktan sonra tekrar kapanir.

Derken iblis ortaya cikar, iz sürücülerini iri gövdeli agacin yanina getirir, bir testere ile agaci keserek Hz.Zekeriyya (A.S),nin ölmesini saglamalarini söyledi. onlarda iblis,in dedigi gibi yaparlar.

Hz.Zekeriyya (A.S Allah´a degil, agaca sigindigi icin bu yanlis tutum, helakine yol acar ve testereyle ikiye bölünür.

Nitekim Peygamber´imizden (S.A.V) gelen bir rivayette:

Ulu Allah (C.C) söyle buyurur:

"Basina bir bela geldigi zaman bana siginan kulun, daha o hic bir istekte bulunmadan, diledigi yerine getirir ve daha yalvarmadan duasini kabul ederim. buna karsilik basina bir bela geldigi zaman bana degilde varliklardan birine siginan kulun yüzüne bütün gökyüzü kapilarini kitlerim." demistir.

(hikayeye devam edelim) Testerenin disleri beynine gecince Hz.Zekeriyya (A.S) feryadi koparir. bunun üzerine kendisine söyle seslenilir:

"Ey Zekeriyya! Allah sana söyle buyuruyor":

"Niye belaya sabretmiyorsunda "ah" diyorsun. Eger bu sözleri ikinci sefer tekrar edersen adini Peygamberler defterinden silerim."

Bu agir ihtar üzerine Hz.Zekeriyya (A.S) agzindan hic bir feryad ifadesi kacmasin diye dudaklarini isirir, iki parcaya bicilinceye kadar sabreder.

Akli basinda olan kimse sikayetci olmaksizin, basina gelen belaya sabretmeli, dünya ve ahiret azabindan kurtulmalidir. zira belalarin (Imtahanlarin) en cetini ile Peygamberler ve veliler karsilasir. 

22 Ocak 2018 Pazartesi

Ahirette Herkese Aynı Şekilde mi Hesap Sorulacak?


HERKESE AYNI ŞEKİLDE Mİ HESAP SORULACAK??

Hayır, herkesin hesabı aynı olmayacaktır; hesap açısından insanları birkaç kısma bölmek mümkündür:
🌹I. Kolay hesap verecekler:🌹
Allah-u Teala İnşikah sûresinin 8. ayetinde; (amel) kitabı sağ eline verilen kimselerin kolay hesap vereceklerini açıklamaktadır.
Allah Resulünden nakledilen bir hadiste şöyle buyurmaktadır: “Eğer, seni mahrum bırakan kimseye sen bağışta bulunursan, senin ilişkisini kesen kimseyle ilişki kurup (aranı düzeltirsen), sana haksızlık ve zulüm yapan kimseyi af edersen, bütün bunlardan dolayı Allah-u Teala senin hesabını kolaylaştırır.” (13)
İmam Sadık (a.s.)dan şöyle rivayet edilmiştir: “(Dünyada) sılay-ı rahimde bulunmak (akrabalarla ilişkide olup, onlarla teşriki mesai etmek), (ahirette) hesabı kolaylaştırır.” (14)
II. Çetin hesap verecekler:
Kûr’an-ı Kerim bir grup ilahi insanlardan bahsederken “Onlar kötü (çetin) hesaptan korkarlar.” (15) Bu kötü hesap (yani çetin, uzun ve dikkatlice hesap) Allah’ın acizliği veya ne uzu billah zor hesaplamasından değil; kulların kendi ameli ve mesuliyetlerinin ağırlığından kaynaklanmaktadır. Buna hadislerde şahittir. Mesela bir hadiste şöyle buyurulmaktadır: “Allah-u Teala dünyada kullara verdiği akıl miktarınca, onları hesaba tabi tutacaktır.” (16) Evet kimin aklı daha fazla ise hesabı da daha ağır ve çetin olacaktır.
İmam Cafer-i Sadık (a.s.), hatta borçludan borcunu alma konusunda kötü davranan birisine şöyle buyurdu: “Dünyada alışverişlerde, insanlara karşı kötü ve sıkıcı davranıp onları zor durumda bırakanlara Allah’da kıyamet günü çetin ve zor bir şekilde hesap soracaktır.”
Elbette, birçok hadis-i şerifte de açıklandığı üzere, kötü ve çetin hesaptan maksat, alınacak hesapta dikkatli ve titiz davranılması demektir; (haşa) zulüm ve haksızlık değildir. “Zira o kimseye zulmetmez.” (17)
DEVAM EDECEK

21 Ocak 2018 Pazar

Hesapsız Olarak Kimler Cehenneme Gidecek?


Hesapsız cehenneme gidecekler:
Bunlar yüzlerce delil ve kanıtı görme ve duymalarına rağmen, Allah’a şirk koşup inatlarını sürdüren kimselerdir. Evet bu tür insanların durumu ortada olduğu için, sorgulanmaya gerek yoktur. Bu yüzden imam Zeyn-ül Abidin (a.s.) şöyle buyurmuştur:”Şirk ehli olan kimselere hesap terazisi kurulmaz.” (18)
Resulullah (s.a.a)den İmam Rıza (a.s.) şöyle bir hadis nakletmiştir: “Allah her şeyi hesap mizanın yanına getirip sorgulayacaktır; müşrikler hariç.” (19)
Bu gerçek Kûr’an-ı Kerimde vurgulanmıştır: “Biz onlara terazi dikmeyeceğiz.” (20) yani hesaba katılacak bir değerleri veya yaptıkları bir hayır söz konusu değil ki onlar için sorgulama yapalım. Onlar olumlu olan her şeyden yoksundurlar; onun için hesapsız, sorgusuz cehenneme atılacaklardır.
Bazı hadislerde zalim, facir ve yalancı önderler, zinakar ihtiyar, cimri zengin ve kıskanç âlim hesapsız cehenneme gidecek kimselerdendir.” (21)
Hesapsız cennete gidecekler:
Uzun bir hadiste şu grupların hesapsız olarak cennete gidecekleri vurgulanmaktadır:
(a) –İlahi emirleri yerine getirme ve günahlardan kaçınmada istikamet ve sebat gösterenler.
(b) –Başkalarıyla olan ilişkilerde kendilerine yapılan haksızlık ve hakaretlere karşı afv edici ve göz yumucu davranıp kin ve intikam duygusu beslemeyen kimseler.
(c) –İlişkilerini, harcamalarını sadece ve sadece ilahi muhabbete dayandıran ve yaptığı her şeyde Allah (rızasından) başka bir şey gütmeyenler. (22)
Bu bölümün sonunda şunu da ekleyelim ki bir çok hadiste de belirtildiği üzere, ekmek için, evlenmek için, cihad için ve hacc için harcanan imkan ve paralardan Allah-u Teala hesap sormayacaktır.

20 Ocak 2018 Cumartesi

Hakkunnasın: Kul Hakkı Nedir?



HAKKUNNASIN (KUL HAKKININ) HESABI
Evet en zor verilecek hesap kul hakkının hesabıdır. Hz. Ali (a.s.) günahların kısımlarından bahsederken şöyle buyuruyor: “…. Bağışlanmayan günah ise kulların birbirlerine yaptığı zulüm ve haksızlıktır….” sonra imam şöyle devam ediyor: “Allah-u Teala kendi izzet ve celaline and içerek şöyle buyurmuştur: “İzzet ve Celalime and olsun ki hiçbir zalimin zulmü benden geçmez (onu affetmem) hatta az ve naçiz bile olsa…” (23)
Yine Hz. Emir-ül Mû’minin (a.s.)dan şöyle rivayet edilmiştir:”Allah-u Teala kıyamet gününde şöyle buyurur:(24)
Ehl-i Beyt imamlarından nakledilen bir diğer hadiste ise şöyle buyurmaktadır: “Kıyamet gününde (verebileceği halde borç sahibinin borcunu vermeyen) borçluyu (mahşere hesap için) getirirler ve onun iyi amellerini, borç sahibini razı etmek için ona verirler. Eğer iyi bir ameli yoksa, borç sahibinin günahlarından alıp borçlunun günahlarına eklerler. İşte böylece kısas yapar.” 

19 Ocak 2018 Cuma

Hesap ve Sorgulama Sırasında ki Konuşmalar ( Her Müslüman Okumalı) Ahiret


“Allah içindir tamamlayıcı hüccet (delil)..” Ayetin tefsirinde imam Cafer-i Sadık (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü olduğunda günahkar kimseye şöyle hitap edilir: eğer “biliyordum” derse, o zaman neden amel etmedin? Diye sorulur. Eğer “bilmiyordum” derse, o zaman da neden öğrenmedin? Denilir kendisine. İşte budur Allah’ın (kimseye mazeret bırakmayan) tamamlayıcı hücceti.” (26)
bir başka hadiste ise şunları görüyoruz: “Allah-u Teala, bir mahalle veya bölgede yaşayan salih ve takvalı bir kişiyi o bölgede yaşayan diğer insanlara delil gösterip onları sorgular ve şöyle buyurur: “
Allah-u Teala’nın adalet mahkemesinde bazıları kendilerini kurtarmak için şöyle bir bahane getirip derler ki: “Ya Rabbi, bize mal veya güzellik veya sıkıntı verdin, bunlar ise bizim sapmamıza vesile oldu.” Bunun üzerine kendilerine servet ve güzellik verilen veya türlü sıkıntı ve zorluklara maruz kalan bazı kullarını onların önüne çıkartıp şöyle buyurur: “Sen Hz. Yusuf”tan ve Meryem’den daha mı güzeldin? Hz. Eyyub en çetin sıkıntılara ve hastalıklara müptela olmadı mı? (Neden onlar günahlara müptela olmadılar?) İşte böylece boş mazeretlerle kendini kurtarmaya çalışan insan, mahkum olup, bir şey söyleyemez.
Kûr’an-ı Kerim’e baktığımızda, Kûr’an’da imanlı bir insan örneği olarak Firavunun eşi Hz. Asiye gösterilmiştir. Bu yüce insan, Firavunun sarayında ve bir kraliçe hayatı yaşamasına rağmen, Hz. Musa’nın davetini duyar duymaz ona iman etti ve onca dünya imkanları, servet, makam ve refah onu aldatmayıp çelik iradesiyle bütün bu saiklere galip gelip, ardından da firavunun tehdit ve işkenceleri onu inanç ve imanından vaz geçiremedi ve yılmadan bu yolda ölümü bile seve seve kabullendi.
Öte yandan yine Kûr’an-ı Kerim’de kafir insan örneği olarak; Hz. Nuh ve Hz. Lut (a.s.)ın eşleri gösterilmiştir. Zira o yüce peygamberlerin bütün tebliğlerine rağmen ve yıllarca onlarla birlikte yaşamlarına rağmen; iman etmemiş, davalarında onlara köstek olmuş ve arkadan onları hançerlemişlerdi.
Bu yüzden görülüyor ki mal, servet, güzellik, sıkıntılar, kötü çevre bunların hiç biri insanın hayatında belirleyici değildir. Belirleyici olan insanın kendi irade ve seçme gücüdür. Bu yüzden bunların hiç birisi insan için mazeret sayılmaz.

18 Ocak 2018 Perşembe

Hesap Anı ve Mahcubiyeti / Ahiret


Bir hadiste Ehl-i Beyt imamlarından birisi şöyle buyurmaktadır: “Eğer kıyamet günü ilahi mahkemede insanın düşeceği mahcubiyet ve baş aşağılık pozisyonundan başka bir ceza olmasaydı bile, bu insanın uykudan, yeme içmeden kesilip, rahat ve tembelliği (nefsani arzularını) bir tarafa bırakıp kendi halini düşünmesine yetmeliydi.” (27)
Evet bu dünyada hatta ana-babasının, eşi ve çocuklarının dahi bilmelerini istemediği günahlar (tevbe etmediği ve artık haddi aştığı takdirde) o gün bütün Allah dostlarının ve herkesin gözü önünde ortaya çıkacaktır. Nitekim bazıları, artık o anın mahcubiyet ve rezilliği o kadar kendilerine ağır gelecek ki, ya Rabbi diyecekler biz cehenneme gitmeye razıyız, ama bu mahcubiyet ve rezilliğe tahammülümüz kalmadı.
İşte bu yüzden muhtelif hadislerde ahiret hesabından önce insanın kendi hesabını görmesi ve günün bir miktarını kendisini sorgulamaya ayırıp, yaptığı iyi amellerden dolayı Allah’a şükretmesi ve kötülüklerinden dolayı tevbe edip Hakk Teala’dan özür dilemesi ve geçmişi bir türlü telafiye çalışması gerektiği vurgulanmıştır.
Bir hadiste şöyle buyuruyor: “Bir kimse (bu dünyada) kendi hesabını görürse, kıyamet gününde Allah yeniden ondan hesap sormaz…”
İmam Musa Kazım (a.s.)ın şöyle buyurduğu nakledilmiştir: “Kim her gün kendisini sorgulamaz ve hesabını görmezse, bizden değildir.” (28)

17 Ocak 2018 Çarşamba

Gözlerin "İFFETİ"




Çünkü hayâsızlığının başlangıç noktası gözlerdir...
Semavi bir yol gösterici olan ilahi ayetlerin her biri farklı alanlarda çağrı da bulunmaktadır. Hiç şüphesiz iffet ve hayâ konusunda öne çıkan surelerin başında Nur Suresi gelir. Bir hadiste şöyle geçer:
“Kadınlarınıza Nur Suresi’ni okumayı tavsiye edin.”
Başka bir rivayette şöyle nakledilir:
“Her gün Nur suresini okuyarak malınızı ve namusumuzu koruyun.”
Açıktır ki hadislerin vurgu yaptığı şey, surenin sadece zahiri olarak yani lâfzî tilavet edilmesi değildir. Maksat; surede geçen ayetlerin manasına dikkat ederek, anlayarak okumaktır.
Nur Suresi, Peygamber Efendimizin (s.a.a) “Kadınlarınız Nur Suresi’ni çokça okusunlar.” buyurduğu bir suredir.
Nur Suresi 30. ayette şöyle buyrulur:
"Mümin erkeklere söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar. Bu davranış onlar için daha nezihtir. Şüphe yok ki, Allah onların yaptıklarından hakkıyla haberdardır."
31. ayette ise:
“İnanan kadınlara da söyle, gözlerini haramdan sakınsınlar, ırzlarını korusunlar ve (yüz ve el gibi) görünen kısımları dışında ziynet (yer)lerini göstermesinler ve örtülerini, göğüslerini örtecek bir tarzda omuzlarından aşağıya doğru salsınlar…” buyrulur.
Bazıları bu ayeti yanlış mana edilebiliyor. Şöyle ki; gözlerini haramdan “sakınmak” gözlerini kapatsınlar diye yorumlar. Buradaki sakınma azalma manasındadır. Yani kastedilen şeye hayran hayran bakılmamasıdır.
Örneğin; direk olarak namahrem bir kadını hedef alan bakışlar yanlış ve yasaktır. Ama belli bir şahsa odaklanmaksızın bir topluluğun tamamına bakmak men edilen bakış sınıfına girmez.
Allah-u Teâlâ, ilk olarak “Gözlerinizi koruyun sonra zina etmeyin” diye buyuruyor.
Peki, bunun sebebi nedir?
Bunun sebebi; Zina ve fuhuşun kaynağı gözlerdir, bakışlardır.

16 Ocak 2018 Salı

7 Ayetel Kursi Okumanın Fazileti


 Ayetel Kürsi duası, İslam dinindeki en çok okunan, en faydalı dualardan bir tanesidir. 7 tane ayetel kursi okumanın binlerce fazileti olduğu söylenir. Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed S.A.V tarafından da yüceltilerek, “ayetlerin en hayırlısıdır” diye tabir edilen Ayetel Kürsi duası, aslında Bakara suresinin

Ayetel Kürsi duası, İslam dinindeki en çok okunan, en faydalı dualardan bir tanesidir. 7 tane ayetel kursi okumanın binlerce fazileti olduğu söylenir.

Ayetel Kursi Okumanın Fazileti
Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed S.A.V tarafından da yüceltilerek, “ayetlerin en hayırlısıdır” diye tabir edilen Ayetel Kürsi duası, aslında Bakara suresinin 255. ayetidir. Ve 7 kez okunması pek çok sevaba vesile olur.

Allahu Tealayı yücelten, onun en güzel sıfatlarından ve isimlerinden, kuvvetinden ve kudretinden bahseden Ayetel Kursi duası, Arapça okunuşu ile okunabilir ya da Türkçe mealini okumak ezberlemek isteyenler de, Ayetel Kursi Duasının Anlamı adlı yazımızı da okuyabilirler ancak makbul olanı, okunurken Arapça şeklinde okunmasıdır. Faziletlerinden en üst seviyede yararlanabilmek için, her namazın bitiminde, namaz abdestimiz varken okunması adeta bir gelenek haline gelmiştir.
Ayetel Kursi duasının faziletleri saymakla bitmez ancak en büyük faydası, her şeyden önce Allah’ın adını zikretmek ve O’na, yalnızca kendisine emanet olduğumuzu haykırmaktır. İşte o yüzdendir ki, pek çok kişi, evini, malını mülkünü ya da canını, cananını, evladını bir kişiye teslim etmek zorunda kaldığında, Ayetel Kursi’nin faziletine inanır güvenir. Allah’a emanet edip gözü arkada kalmadan gidebilir.

15 Ocak 2018 Pazartesi

Ya Hayyum Ya Kayyum Esmalarının Fazileti Ve Duası

“Ya Hayyu Ya Kayyum” zikrinin fazileti nedir?
Hz. Ali -kerremallahu veche- anlatıyor:
Bedir Harbi başlayınca bir müddet savaştım. Sonra Resûlullah ne yapıyor diye bakmak için hızla yanına vardım. Bir de baktım ki, Allah Resûlü secdeye kapanmış, durmadan:
يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ
«Yâ Hayyu yâ Kayyûm, Yâ Hayyu yâ Kayyûm: Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım, Ey Hayy ve Kayyûm olan Allah’ım!» diye niyâzda bulunuyor, bundan başka bir şey söylemiyorlardı.
Oradan ayrıldım, biraz daha savaştım ve tekrar geldim. Yine secde hâlinde aynı şekilde Allah’a yalvarıyorlardı. Savaşa tekrar döndüm. Bir müddet sonra tekrar geldiğimde Allah Resûlü aynı şekilde duâ ediyorlardı. Nihâyet Allah Teâlâ ona yardım ve fetih kapılarını açtı.”
“Ya Hayyu ya Kayyum! Bi rahmetike esteğîsu.”
“Ey daima hayatta olan Hayy, bütün varlıkları ayakta tutan Kayyum! Rahmetinin hakkı için senden yardım istiyorum.”
[1] Heysemî, X, 147; İbn-i Sa‘d, II, 26; I, 223; Beyhakî, Delâil, III, 49; İbn-i Kesîr, Bidâye, III, 275-276.
 Tirmizî, Daavat, 91

14 Ocak 2018 Pazar

Şeytan ve İnsan Vesvesesine Karşı Okunacak Dua

Cin ve şeytanlaşmış insanların şerrine, vesveseye karşı okunacak duanın Arapçası, Türkçe okunuşu ve anlamı…
Vesveseye karşı okunacak dua…
Arapçası:

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِمَلِكِ النَّاسِإِلَهِ النَّاسِمِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِالَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِمِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
Türkçe okunuşu:
Bismillahirrahmânirrahîm.
1- Kul e’ûzü birabbinnâs
2- Melikinnâs
3- İlâhinnâs
4- Min şerrilvesvâsilhannâs
5- Ellezî yüvesvisü fî sudûrinnâsi
6- Minelcinneti vennâs
Anlamı:
De ki: “Cinlerden ve insanlardan; insanların kalplerine vesvese veren sinsi vesvesecinin kötülüğünden, insanların Rabbine, insanların Melik’ine, insanların İlâh’ına sığınırım.”

13 Ocak 2018 Cumartesi

Peygamberimiz SAV'in Dilinden Düşürmediği Dua

Peygamberimizin dilinden düşürmediği dua…

Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz, Dâvûd –aleyhisselâm-’ın şu niyâzını dilinden düşürmezlerdi:
“Allâh’ım! Sen’den muhabbetini, Sen’i sevenlerin muhabbetini ve Sen’in sevgine ulaştıracak sâlih ameller işlemeyi talep ediyorum. Allâh’ım! Sen’in muhabbetini bana nefsimden, âilemden, malımdan ve soğuk sudan daha sevgili kıl!” (Tirmizî, Deavât, 72/3490)
Bizler de içerisinde bulunduğumuz bu Rebîulevvel ayında Rabbimiz’e, Rasûlullah –sallâllâhu aleyhi ve sellem– Efendimiz’in sevgisini, gönüllerimizin bitmez tükenmez bir hazinesi eylemesi için ilticâ edelim. Zira gönlü Peygamber Efendimiz’le beraber olan bir kimsenin her hâli güzelleşir. Ahlâkı güzelleşir, sözü güzelleşir, tefekkürü güzelleşir, davranışları güzelleşir… Efendimiz’e olan muhabbetinin seviyesi ölçüsünde, O Hidâyet Güneşi’nden gönlüne hikmet nurları akseder.
Rabbimiz, Habîb’i hürmetine cümlemizi sevdiği, seçtiği ve kendilerine maddî-mânevî ihsanlarda bulunduğu kullarından eylesin. Âmîn!..

12 Ocak 2018 Cuma

Sıkıntı Anında Okunan Ferahlatan Bir Dua

Peygamber Efendimiz’in öğrettiği, her türlü sıkıntıyı gideren dua… 

Hz. Ali
 (r.a.) şöyle der:
“Resûlullah Efendimiz, başıma bir sıkıntı geldiğinde bana şöyle demeyi öğrettiler:
لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ الْحَلِيمُ الْكَرِيمُ، سُبْحَانَ اللّٰهِ وَتَبَارَكَ اللّٰهُ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ وَالْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَم۪ينَ
«Halîm ve Kerîm olan Allah’tan başka ilâh yoktur. Yüce Arş’ın Rabbi olan Allah’ı her türlü noksan sıfatlardan tenzîh ederim, O ne yüce bir varlıktır. Hamd, Âlemlerin Rabbi olan Allah’a mahsustur».” (Ahmed, I, 91, 92, 94)

11 Ocak 2018 Perşembe

Moralin mi Bozuk? O zaman bu yazı sana iyi gelmeyebilir. Okumaya dayanabilecek misin?


Moralin niye bozuk?
Hz. Adem (a.s.) gibi 200 sene tevbe mi ettin?
Hz.ibrahim (a.s.) gibi ateşe mi atıldın?
Hz.zekeriyya (a.s) gibi testereyle mi kesildin?
Hz.yusuf (as) gibi kuyuya mı atıldın?
Moralin niye bozuk?
Hz.MUHAMMED (sav) gibi Taif'te taşlandın mı, başına işkembe mi konuldu namaz kılarken, dişin mi kırıldı,
yüzüne tükürük mü atıldı, hicrete mi zorlandın, sevdiklerinden mi ayrıldın?
Hz.hamza (r.a) gibi burnun kulağın mı kesildi? Yoksa kalbin yerinden mi söküldü?
Musab bin umeyr (r.a) gibi kolların mı kesildi?
Cafer bin ebi talip (r.a) gibi ok, mızrak ve kılıç darbeleriyle yaralandın mı?
Ammar,sümeyye, yasir (r.a) gibi işkence mi gördün?
Bilal (r.a) gibi kızgın kumlara yatırılıp, üzerine taşlarmı kondu?
Moralin niye bozuk?
Yunus peygamber (as) gibi denize mi atıldın?
Moralin niye bozuk?
Eyüp peygamber (as) gibi vücudunu yaralar mı kapladı?
Moralin niye bozuk?
Hz. Ali, Hz. Ömer veya halifeler gibi hançerlendin mi?
Hasan Hüsyin gibi susuz mu kaldın?
Hala..
Ne düşünüyorsun... Yoksa dünyalık işlerini mi?
Silkin de kendine gel, ben de öyle........?
Üzüleceksen, namazını kazaya bıraktığın için, teheccüde kalkamadığın için, birinin kalbini kırdığın,
pazartesi perşembe orucunu tutamadığın için üzül...
Üzüleceksen, bugün ALLAH için bir şey yapamadığın için, ALLAH ve Rasulü (sav) 'i memnun edemediğin için üzül...
*Dünyanın dört bir yanında zulüm gören, işkence edilen, öldürülen din kardeşlerin için üzül...
* Üzüleceksen, bir fakire yardım edemediğin için, yetimin elinden tutamadığın için üzül,
* Bir lokma ekmek bulamayan, hastalıklarla mücadele eden insanlar için üzül... Üzüleceksen,
* Kur'an'ı yeterince okuyup, hayatına tatbik edemediğin için üzül.. Üzüleceksen,
* Peygamber Efendimiz (sav) 'i, canından, malından, aile bireylerinden, herşeyden çok sevemediğin için üzül... Üzüleceksen,
* Hakiki manada kul, Efendimiz (sav) 'e ümmet olamadığın için üzül... Üzüleceksen,
* Efendimiz (sav) 'in şefaatine nail olamama korkusuyla üzül... Üzüleceksen..
Ve dahası; ülken ve insanlığın yok oluşuna bir şey yapmadığın için üzül.. Üzüleceksen..
Belki çok Dertlisin..
Belki Artık Yeter Diyorsun...
Belki Kendinden Geçmişsin...
Belki de Ağlıyorsun...
Belki Bu Musibetlerin Sonunda
Eline Bir şey Geçip Geçmeyeceğini Düşünmektesin...
Duy! !
Rabbin Sana Söylüyor..
* Sabredenlere,
Ülkesi, Dini ve İnsanlık için Rabbinin yolunda
' Felaketlere Karşı Dişlerini Sıkıp Göğüs Gerenlere
Mükafatları Hesapsız ödenecektir..'
* Belki De Onca Insanın Arasında
Neden Senin Seçildiğini Soruyorsun...
Oysa Rabbinin Seçtikleri Kıymetlilerdir...
İçinizden Mücahidlerle Sabredenleri Ortaya çıkarıncaya
Kadar Elbette Sizi Deneyeceğiz' (Muhammed, 47/31)
* Hayat Bir Imtihan Değil Mi?
* Her Soru Ebedi Hayatında Yer Alan Bir Tuğla...
* Nefes Alıp Verdiğin Her An Yeni Bir Soruya Gebe...
* Onlar Olmasaydı Sonsuzluk Yurdunda
Sana Ait Hiç birşey Olmayacaktı...
* Derdin Yoksa üzül asıl!
* Dertliysen Bil Ki...
O Seni Seviyor....
* Bak! 

Sevdiğin Ne Diyor?
'Allah Hayrını Dilediği Kişiyi Sıkıntıya Sokar! '
Belki Sen Ashab-uhdud Kadar Acı çekmedin...
* Hani Kralları Onları Iman Ettikleri Için
Ateş Dolu Hendeklere Atmıştı Ya...
Belki Sen Ebu Zer (r.a) Kadar Acı çekmedin...
* Amcası Inandığı Için Onu Hasıra Sarıp Yakmıştı Ya...
Belki Sen Vahşi Kadar Acı çekmedin...
* Sevgilisi Ona 'bana Görünme! ' Demişti ya...
Belki Sen Yakup (a.s) Kadar Acı çekmedin...
* Yusuf'u (a.s) Elinden Alınmıştı Ya...
Belki Sen Hatice(r. Anha) Kadar Acı çekmedin...
* Muhammed (s.a.s) Yurdundan Kovulmuştu ya....
* Unutma! Rabbin Kimseye Dayanabileceğinden Fazlasını Yüklemez...
Belki Kalbindir Acıyan...
Belki Bedenin...
Bekki De Ruhundur Kıvranan....
Belki Yokluktur Seni Saran....
Belki de Bin Bir Türlü Muamma...
Her Ne Durumda Olursan Ol
Diline Yakışır Bu Dua...
La ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minezzalimin.... 

*** Ya Rabbi, razı olmadığın şeylerden ne yapmışsam hepsini affet…
Senden Başka İlah Yoktur!
Sen Bütün Noksanlıklardan Münezzehsin...
şüphesiz Ben Nefsime Zulmedenlerden Oldum...
Sen Bağışla beni *****
Rabbimiz dualarınızı kabul etsin...AMİNN

10 Ocak 2018 Çarşamba

Kelime-i Şehadet - Müslümanlığın İlk Adımı

Kelime-i şehâdet, bir ferdin islâm’a dâhil oluğunda ilk merhaledir. O, Allâh’ın varlığı ve birliği ile birlikte âhir zaman nebîsinin de risâletini tasdîk edip ona kendi nefsini şâhid tutması mânâsında mübârek bir inanç cümlesidir. 


Türkçe anlamı Türkçe anlamı şudur: Ben tanıklık ederim ki, (Yani görmüş gibi bilirim ve bildiririm ki) Allah'tan başka İlah yoktur. Ve yine tanıklık ederim ki, Muhammed Onun kulu ve elçisidir. .


Kelime i şehâdet bu itibarla dînin temeli ve istinâdgâhıdır.
Şehâdet öyle yüce bir kelimedir ki, bütün insanlığın kurtuluş ve seâdeti onun sonsuz mânâ ve sır iklîminde gizlidir. Bu kelime, Kur’ân-ı Kerîm’de ve hadîs-i şerîlerde:
Kelime-i tayyibe (en güzel kelime),
Kelime-i takvâ, Kavl-i sâbit (doğru söz),
Mekâlidü’s-semâvâti ve’l-ard (göklerin ve yerin anahtarı),
Kelime-i ihlâs, Urvetü’l-vüskâ (sağlam kulp),
Dâvetü’l-hak,
Semenühü’l-cenneh (cennetin ücreti) gibi ifâdelerle de beyân buyurulmuştur.
Zîrâ bu kelime, özlerin özü mâhiyetinde bir özdür. İslâm’ın diğer temelleri ve onların tafsîlâtı hep bu öze bağlıdır. Dolayısıyla kelime-i şehâdet ile îmân, bütün ibâdetlerden efdaldir. Zîrâ ibâdetler onunla kâimdir. İbâdetler muayyen bir zaman içindedir. Îfâsı sadece o vakitlerdedir. Amellerin en fazîletlisi olan namaz dahî, günde beş vakit farzdır. Îmân ise dâimâ farzdır. Kalbi, gaflete düşüren her türlü mâsivâdan dâimî bir sûrette korumak ve îmânı her hâlükârda zinde tutmak zarûreti vardır. Îmân ki, hiçbir özür ile sâkıt olmaz. Her an muhâfazası şarttır ve te’hîrine ruhsat yoktur.
2018 MAYIS AYI 15'İ RAMAZAN'IN İLK GECESİDİR: VE BU GÜNE KADAR KELİMEİ ŞEHADET ÇEKİYORUZ: RAMAZAN'I KELİME- ŞEHADET İLE KARŞILAMAK İÇİN BİZE KATILIN...
SOSYAL MEDYALARDAN VEYA EMAİL İLE VEYAHUT İLETİŞİM FORUMUNU DOLDURARAK BİZLERE ULAŞABİLİRSİNİZ.
ALLAH RAZI GELSİN

9 Ocak 2018 Salı

Vakıa Suresi - Anlamı ve Faziletleri

Kur’ân-ı Kerîm’in her sûresi ve her âyeti üzerinde derin derin tefekkür etmek gerekir. 10 Maddede Vâkıa Sûresi’nin nelerden bahsettiğini özeti:

Allah (c.c.) Vâkıa Sûresi’ne, kıyâmetin dehşetini anlatarak başlar. O gün bâzı insanların yükselip bâzılarının da alçalacağını haber verir. Hesaptan sonra insanların üç kısma ayrılacağını beyân eder.
Sonra Cenâb-ı Hak, bütün hayırlarda önde koşan Hakk’a yakın kullar ile, amel defterleri sağdan verilen sâlihlerin nâil olacağı emsalsiz nîmetleri, mest edici bir güzellikte tasvir eder.
Akabinde, amel defterleri soldan verilen bedbahtların çarpılacağı acıklı ve dehşetli azâbı tasvir eder. Kullarını, tüyler ürpertici azap manzaralarıyla günahlardan sakındırır.

BİSMİLLAHİRRAHMANİRRAHİM
1.İza veka'atilvaki'atu.
2.Leyse livak'atiha kazibetun.
3.Hafıdatun rafi'tun.
4.İza ruccetil'ardu reccen.
5.Ve bussetilcibalu bessen.
6.Ve fekanet hebaen munbessen.
7.Ve kuntum ezvacen selaseten.
8.Feashabulmeymeneti ma ashaulmeymeneti.
9.Ve ashabulmeş'emeti ma ashabulmeş'emeti.
10.Vessabikunessabikune.
11.Ulaikelmukarrabune.
12.Fiy cennatin na'ıymi.
13.Sulletun minel'evveliyne.
14.Ve kaliylun minel'ahıriyne.
15.'ala sururin medunetun.
16.Muttekiiyne 'aleyha mutekabiliyne.
17.Yetufu 'aleyhim veldanun muhalledune.
18.Biekvabin ve ebariyka ve ke'sin min ma'ıynin.
19.La yusadda'une 'anha ve la yunzifune.
20.Ve fakihetin mimma yetehayyerune.
21.Ve lahmi tayrin mimma yeştehune.
22.Ve hurun 'ıynun.
23.Keemsalillu'luilmeknuni.
24.Cezaen bima kanu ya'melune.
25.La yesme'une fiyha lağven ve la te'siymen.
26.İlla kıylen selamen selamen.
27.Ve ashabulyemiyni ma ashabulyemiyni.
28.Fiy sidrin mahdudin.
29.Ve talhın mendudin.
30.Ve zıllin memdudin.
31.Ve main meskubin.
32.Ve fakihetin kesiyretin.
33.La maktu'atin ve la memnu'atin.
34.Ve furuşin merfu'atin.
35.İnna enşe'nahunne inşaen.
36.Fece'alnahunne ebkaren.
37.'Uruben etraben.
38.Liashabilyemiyni.
39.Sulletun minel'evveliyne.
40.Ve sulletun minelahiriyne.
41.Ve ashabuşşimali ma ishabuşşimali.
42.Fiy semumin ve hamiymin.
43.Ve zıllin min yahmumin.
44.La baridin ve la keriymin.
45.İnnehum kanu kable zalike mutrefiyne.
46.Ve kanu yusırrune 'alelhınsil'azıymi.
47.Ve kanu yekulune eiza mitna ve kunna turaben ve 'ızamen einne lemeb'usune.
48.Eve abaunel'evvelune.
49.Kul innel'evveliyne vel'ahıriyne.
50.Lemecmu'une ila miykati yevmin ma'lumin.
51.Summe innekum eyyuheddallunelmukezzibune.
52.Leakilune min şecerin min zakkumin.
53.Femaliune minhelbutune.
54.Feşaribune 'aleyhi minelhamiymi.
55.Feşaribune şurbelhiymi.
56.Haza nuzuluhum yevmeddiyni.
57.Nahnu halaknakum felevla tusaddikune.
58.Efereeytum ma tumnune.
59.Eentum tahlukunehu em nahnulhalikune.
60.Nahnu kadderna beynekumulmevte ve ma nahnu bimesbukıyne.
61.'Ala en nubeddile emsalekum ve nunşiekum fiy ma la ta'lemune.
62.Ve lekad 'alimtumunneş'etel'ula felevla tezekkerune.
63.Efereeytum ma tahrusune.
64.Eeentum tezre'unehu em nahnuzzari'une.
65.Lev neşa'u lece'alnahu hutamen fezaltum tefekkehune.
66.İnna lemuğremune.
67.Bel nahnu mahrumune.
68.Efereeytumulmaelleziy teşrebune.
69.Eentum enzeltumuhu minelmizni em nahnulmunzilune.
70.Lev neşa'u ce'alnahu ucacen felevla teşkurune.
71.Efereeytumunnarelletiy turune.
72.Eentum enşe'tum şecereteha em nahnul munşiune.
73.Nahnu ce'alnaha tezkireten ve meta'an lilmukviyne.
74.Fesibbıh bismi rabbikel'azıymi.
75.Fela uksimu bimevakı'ınnnucumi.
76.Ve innehu lekasemun lev ta'lemune 'azıymun.
77.İnnehu lekur'anun keriymun.
78.Fiy kitamin meknunin.
79.Lya yemessuhu illelmutahherune.
80.Tenziylun min rabbil'alemiyne.
81.Efebihazelhadiysi entum mudhinune.
82.Ve tec'alune rizkakum ennekum tukezzibune.
83.Felevla iza beleğatilhulkume.
84.Ve entum hıyneizin tenzurune.
85.Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lakin la tubsırune.
86.Felevla in kuntum ğayre mediyniyne.
87.Terci'uneha in kuntum sadikıyne.
88.Feemma in kane minelmukarrebiyne.
89.Feravhun ve reyhanun ve cennetu na'ıymin.
90.Ve emma in kane min ashabilyemiyni.
91.Feselamun leke min ashabilyemiyni.
92.Ve emma in kane minelmukezzibiyneddalliyne.
93.Fenuzulun min hamiymin.
94.Ve tasliyetu cahıymin.
95.İnne haza lehuve hakkulyakıyni.
96.Fesebbih bismi rabbikel'azıymi.

Sadakallahül AZİM

HATIRLATMA: Hz. Muhammed SAV ve Ümmeti Muhammed için FATİHA okumayı unutmayın!

Bu Blogda Ara