19 Ocak 2018 Cuma

Hesap ve Sorgulama Sırasında ki Konuşmalar ( Her Müslüman Okumalı) Ahiret


“Allah içindir tamamlayıcı hüccet (delil)..” Ayetin tefsirinde imam Cafer-i Sadık (a.s.) şöyle buyurmuştur: “Kıyamet günü olduğunda günahkar kimseye şöyle hitap edilir: eğer “biliyordum” derse, o zaman neden amel etmedin? Diye sorulur. Eğer “bilmiyordum” derse, o zaman da neden öğrenmedin? Denilir kendisine. İşte budur Allah’ın (kimseye mazeret bırakmayan) tamamlayıcı hücceti.” (26)
bir başka hadiste ise şunları görüyoruz: “Allah-u Teala, bir mahalle veya bölgede yaşayan salih ve takvalı bir kişiyi o bölgede yaşayan diğer insanlara delil gösterip onları sorgular ve şöyle buyurur: “
Allah-u Teala’nın adalet mahkemesinde bazıları kendilerini kurtarmak için şöyle bir bahane getirip derler ki: “Ya Rabbi, bize mal veya güzellik veya sıkıntı verdin, bunlar ise bizim sapmamıza vesile oldu.” Bunun üzerine kendilerine servet ve güzellik verilen veya türlü sıkıntı ve zorluklara maruz kalan bazı kullarını onların önüne çıkartıp şöyle buyurur: “Sen Hz. Yusuf”tan ve Meryem’den daha mı güzeldin? Hz. Eyyub en çetin sıkıntılara ve hastalıklara müptela olmadı mı? (Neden onlar günahlara müptela olmadılar?) İşte böylece boş mazeretlerle kendini kurtarmaya çalışan insan, mahkum olup, bir şey söyleyemez.
Kûr’an-ı Kerim’e baktığımızda, Kûr’an’da imanlı bir insan örneği olarak Firavunun eşi Hz. Asiye gösterilmiştir. Bu yüce insan, Firavunun sarayında ve bir kraliçe hayatı yaşamasına rağmen, Hz. Musa’nın davetini duyar duymaz ona iman etti ve onca dünya imkanları, servet, makam ve refah onu aldatmayıp çelik iradesiyle bütün bu saiklere galip gelip, ardından da firavunun tehdit ve işkenceleri onu inanç ve imanından vaz geçiremedi ve yılmadan bu yolda ölümü bile seve seve kabullendi.
Öte yandan yine Kûr’an-ı Kerim’de kafir insan örneği olarak; Hz. Nuh ve Hz. Lut (a.s.)ın eşleri gösterilmiştir. Zira o yüce peygamberlerin bütün tebliğlerine rağmen ve yıllarca onlarla birlikte yaşamlarına rağmen; iman etmemiş, davalarında onlara köstek olmuş ve arkadan onları hançerlemişlerdi.
Bu yüzden görülüyor ki mal, servet, güzellik, sıkıntılar, kötü çevre bunların hiç biri insanın hayatında belirleyici değildir. Belirleyici olan insanın kendi irade ve seçme gücüdür. Bu yüzden bunların hiç birisi insan için mazeret sayılmaz.

Bu Blogda Ara