Yunan Mitolojisi’ne bakıldığında, efsanelerde, üstün niteliklere sahip tanrılar ve kimi cesur kahramanlar dışında, farklı özelliklere sahip ilginç yaratıkların da geçtiği göze çarpmaktadır. Bunlardan belki de en bilineni Kikloplar(Cyclops)-dır. Bu yaratıklar, efsanelerde tek gözlü, dev boyutlardaki vahşi yaratıklar olarak betimlenmişlerdir. Aynı zamanda mitoloji tarihine bakıldığında bu yaratıkların ilk mitolojik figürlerden olduğu da söylenebilir. Şöyle ki, efsanelere göre evrende ilk oluşan varlıklar, Gaia(Yer Ana) ve Uranos(Gök Baba)’tur. Bunların ise Titanlar, Hekatonkheirler(Hecatoncheires) ve Kikloplar adlarında üç farklı cinste çocukları bulunmaktadır. İşte bunlardan Kiklop adını alan varlıklar alınlarının ortasında bulunan tek gözleriyle ve doğaüstü demircilik yetenekleriyle diğer iki türden ayrı şekilde değerlendirebilecek özelliklere sahiplerdir.
Mitolojide, Kikloplar iki nesildir. İlk nesil Gaia ve Uranos’un oğulları olan Brontes(Gök gürültüsü), Steropes(Parıltı) ve Arges(Şimşek)-tir. Bunlar zamanında Titanların Başı Kronos tarafından Tartaros’a (Ölümsüz varlıkların atıldığı çıkışının neredeyse mümkün olmadığı hapishane) sürgün edilmiş ve Kronos’un oğlu Zeus tarafından Titanlara karşı yapılan savaşa katılmaları için kurtarılmışlardır. Daha sonra da eşsiz demircilik yetenekleriyle en büyük üç tanrı olan Zeus, Poseidon ve Hades’i -günümüzde onların sembolü olarak görülen- olağanüstü güçlere sahip silahlar yaparak mükafatlandırmışlardır. Tanrıların gazabının her yere ulaşabilmesini sağlayan şimşeği Zeus’a, su kaynakları yaratmayı sağlayan çatalı Poseidon’a ve görünmezlik sağlayan miğferi de Hades’e vermişlerdir. İkinci nesil Kikloplar ise, efsanelerde Poseidon’un ve deniz nemfleri(su perileri/nymphs)-nin çocukları için söylenegelmiş bir isimlendirmedir. Bunların görünüş olarak ilk nesil Kikloplardan herhangi bir farkı bulunmamakla berabhttp://mythmaniacs.com/cyclop10c.jpger, yaptıkları kötülüklerle ilk nesile göre daha ünlü oldukları aşikardır. Demircilik yerine çobanlık yapıyor olmaları da dikkat çeken diğer bir özellikleridir.
Özellikle Polifemus(Polyphemus) adındaki Kiklop herkesin az çok ismini duyduğu Odisseas(Odysseus) efsanesinde ismi geçecek kadar ünlü bir Kiklop’tur. Homeros’a göre, Truva’dan dönüş yolunda olan Odisseas ve mürettebatının yolu bir gün Polifemus isimli bir Kiklopun yaşadığı adaya düşer ve mürettabat, Polifemus’un barınma amaçlı olarak kullandığı mağaraya girerler. Polifemus ise mağaraya döndüğünde büyük cüssesiyle sadece kendisinin kaldırabileceği bir kayayı mağaranın girişine dayayarak içeridekilerin kaçmasını engeller. Mürettebat her ne kadar devden kaçmaya çalışsalarda, Kiklop birkaç tanesini yakalar ve doymak bilmezcesine her yakaladığı insanı yer. Arkadaşlarının daha fazla yenmesine dayanamayan Odisseas, ilk fırsat bulduğu an da Polifemus’a saldırır ve gözünü tek hamlede kör eder. Ancak mağaranın girişi hala kapalıdır ve içeridekilerin kaçma imkanı yoktur. Bunun farkında olan Kiklop, bir süre mağaranın girişini kapalı tutar. Lakin çobanlık faaliyetini sürdürmeye devam etmek zorundadır. Bu nedenle içeride bulunan koyunlarını çıkartmak için kayayı yerinden çıkarır ve içeridekilerin kaçmasını önlemek amacıyla koyunlarını tek tek eliyle yoklayarak mağaradan çıkartır. Odisseas ve arkadaşları ise koyunların altına gizlenerek fark edilmeden mağaradan kaçmayı başarırlar.