Günlerin en hayırlısı Cuma, ayların hayırlısı Ramazan, amellerin hayırlısı da vaktinde kılınan namazdır.
Cuma günleri mevtaların ruhları, tanıdıklarına evlatlarına gelirler, bir hediye beklerler, bir Yasin-i şerif okusa da sevabını bana hediye etse diye beklerler.
Huzur-u ilahide toplanmak çok büyük nimettir. Huzur-u ilahi namazdır. Allahü teâlâ, namazdan sonra “İste kulum vereyim” diyor. Bu saat-i icâbedir. Hele Cuma günü öyle bir saat vardır ki, o anda yapılan dua red olmaz. Âlimler, Cuma günü “saat-i icabe” ikindi namazı vaktidir buyurmuşlar.
Cenab-ı Hak, beş vakit namazın her bir vakti kılındığında, bir önceki vakitten itibaren işlenen günahları siler. Her Cuma, bir önceki Cuma’dan itibaren işlenen günahlara kefaret olur ve her Ramazan da bir önceki Ramazan’dan itibaren işlenen günahları yok eder. Çünkü Allahü teâlâ, affetmeyi çok seviyor.
Peygamber efendimiz, “Cuma günü öyle bir zaman vardır ki, o vakit yapılan dua geri çevrilmez” buyuruyor. Ubeydullah-ı Ahrâr hazretleri de, “Eğer cuma günü duanın kabul olduğu o saati bilsem, Rabbimden sohbet-i salihîn, sevdiği kullarıyla beraber olmayı isterim” buyurmuştur. Çünkü bütün üstünlük, bütün faziletler onların sohbetindedir. Onların sohbeti ele geçti mi, her şey ele geçti demektir. Allah’ın sevgili kullarını arayıp da bulmak çok zordur. Ancak şimdi elimizde onların kitapları vardır. İşte Seadet-i Ebediyye ve diğer kitaplarımız, Allahü teâlânın sevdiği kullarının yazılarıdır. Bu yüzden de çok kıymetlidir. Eğer kitaplarımızda bize ait birkaç satır olsaydı, pırlantaların arasına cam parçalarını karıştırmış olurduk. O zaman hiç kıymeti kalmazdı. Elhamdülillah bize ait hiçbir yazı yok. Maalesef şimdi herkes aklına geleni yazıyor, bu düşüncelerine, “İslamiyet budur” diyor. Hâlbuki İslamiyet’le alakası yoktur.
Allahü teâlâ çok şefkatli, çok merhametli, çok affedici olduğu için, namazlar arasındaki hatalarımız silinsin diye beş vakit namazı emretmiştir. Ayrıca Cuma gününü yaratarak, bu günde yapılan duaları kabul ediyor ve bir haftalık hatalarımızı, günahlarımızı siliyor. Ramazan-ı şerifte, bir ay boyunca, bu ayın şerefinden dolayı, kabirde kâfirler dâhil, kimseye azap yoktur. Ayrıca, mübarek gecelerde yapılan duaları kabul ediyor.