Kur’ân-ı Kerimde adı geçen İsrailoğullarına gönderilen peygamberlerden birisi olup, Hz. Yakub’un (a.s.) oğludur.
Kendisine ilim ve hikmet verilmişti. Ayrıca rüyaları yorumlama özelliği de vardı. Saati ilk defa kullanan yine Hz. Yusuf oldu. Kur’ân-ı Kerimde “Ahsenü’l-Kasas” (Kıssaların En Güzeli) olarak ifade edilen Yusuf Sûresinde onun kıssasına ayrıntılı olarak yer verilir.
Hz. Yusuf’un on bir tane erkek kardeşi vardı. Fevkalâde güzel ve son derece zekî idi. Ağabeyleri, Hz. Yakub’un Yusuf’a olan ilgisi ve sevgisini kıskanıyorlardı.
Yusuf (a.s.) bir gece rüyasında on bir yıldızın, güneş ve ayın kendisine secde ettiklerini gördü. Bu rüyayı babasına anlattı. Babası rüyanın, Yusuf’un büyük bir adam olacağına işaret olduğunu anladı ve Yusuf’a rüyasını ağabeylerine anlatmamasını söyledi. Ancak, ağabeyleri bundan haberdar oldular ve Yusuf’u öldürüp bir yere atmayı planladılar. Babalarından izin alarak, gezip eğlenmek bahanesiyle Yusuf’u alıp kırlara götürdüler. Onu bir kuyuya attılar, gömleğini de kana bulayıp babalarına götürerek, “Yusuf’u kurt kaptı” diye yalan söylediler.
Kuyunun yanından geçmekte olan bir kafile Yusuf’u buldu ve köle olarak satmak üzere alıp, Mısır’a götürdüler. Az bir fiyatla onu Mısır Azizine (Maliye Bakanına) sattılar.
Azizin hanımı Züleyha Yusuf’a göz koydu. İsteklerine cevap vermeyen Yusuf’a iftira etti ve onu hapse attırdı. Hz. Yusuf senelerce hapiste kaldı.
Hükümdar bir gece rüya gördü. Bu rüyanın yorumunu yaptırmak istedi. Hz. Yusuf’un rüya yorumu yaptığını öğrendi ve onu hapisten çıkarıp, rüyasını anlattı. Hz. Yusuf, yedi sene bolluk olacağını, peşinden gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeceğini söyledi. Bunun üzerine hükümdar, Hz. Yusuf’u maliye bakanlığına getirdi. Yusuf (a.s.) bolluk yıllarında bütün ambarları zahire ile doldurttu; kıtlık yılları gelince bu zahireyi halka dağıtmaya başladı. Aynı kıtlık, Hz. Yusuf’un babasının memleketi olan Ken’an Diyarında da yaşandı. Yusuf’un (a.s.) kardeşleri de zahire almak için Ken’an ilinden Mısır’a geldi. Sonunda Yusuf (a.s.) kardeşlerine kendini tanıttı ve onları affettiğini belirterek, “Bugün azarlanacak değilsiniz. Allah sizi bağışlar. O merhametlilerin merhametlisidir” (Yusuf Sûresi, 92) buyurdu. Yusuf (a.s), babası, annesi ve kardeşlerinin tamamını Mısır’a davet etti.
Ailesi Mısır’a vardığında Yusuf (a.s.) anne ve babasını tahta oturttu; diğer onbir kardeşi ise Hz. Yusuf’un önünde eğildiler. O zaman Yusuf (a.s); “Babacığım, işte bu vaktiyle gördüğüm rüyanın çıkışıdır; Rabbim onu gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozduktan sonra, beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim, bana pek çok iyiliklerde bulundu. Doğrusu Rabbim, dilediğine lûtufkardır. O şüphesiz, çok iyi bilendir, Hakîmdir.” (Yusuf Sûresi,100) dedi. Bu şekilde İsrailoğulları, Filistin’den Mısır’a gelip yerleşmiş oldu.