Nesneler, bize katı ve birbirinden ayrı görünürler ancak daha ince ve hassas düzeylerde, atomik ve atom-altı düzeylerde görünüşteki katı madde, partiküller içindeki daha küçük partiküller olarak görünür ve giderek küçülen bu zerrecikler sonunda saf enerjiye dönüşür.
Fiziksel olarak da hepimiz enerjiyiz ve bizlerde bu enerjinin birer parçasıyız ve başkalarına şifa verirken de sadece bu enerjiye kanallık yaparak bu enerjileri aktarabiliyoruz.
Enerji manyetiklik özelliğinden dolayı belirli bir titreşime ve niteliğe sahip enerjileri çekme eğilimindedir. Evrene yaydığımız düşüncelerimizde bir enerji ve benzeri enerjileri kendine çekiyor. Bu sebeple düşüncelerimizde de ne istediğimize kesin karar verip bu isteğimizi çeşitli imgelemelerle o anın içinde varmış gibi imgelerle kuvvetlendirirsek, hatta bu imgelemeyi elimizden geldiği kadar detaylandırırsak isteklerimiz ve düşüncelerimizin de bizlere çekildiğini o kadar çabuk ve etkili görmeye başlarız. Kararsız düşüncelerimiz evrende gideceği bir nokta bulamaz. Bu yüzden ne istediğinize tam olarak karar verip isteklerinizi kesinleştirip düşünerek ve isteyerek kendinize çekebilirsiniz.
Hayatımızdaki olumsuzlukların hayatımızda olmasının bir sebebi var, bu olumsuzlukların bir kısmını düşüncelerimizle yaratıyoruz ve bunun farkına vardığımız zaman onlardan kurtulabiliriz. Bir kısmını yaşamamızın sebebi ise bazı şeyleri ancak yaşayarak deneyimlememiz gerektiği içindir. Geçmişinize şöyle bir baktığınızda yaşadığınız olumsuzlukların hepsinin size kazandırdığı şeyler olduğunu görebilirsiniz. Göremiyorsanız da bir gün görmeyi başarabilirseniz onları değiştirme şansınızın olduğunu da anlayabilirsiniz. Evet bu olumsuzlukları yaşamanızın sebebini anladığınızda onlardan kurtulabilirsiniz. Hayatımda yaşadığım tüm olumsuzluklar beni şu anda bulunduğum konuma getirdi ve şu an farkındayım ki o yaşadıklarımın hepsini yaşamam gerekiyordu. Bütün bunların farkına vardıktan sonra, birden bire bu olumsuzluklar ve önümü tıkayan tüm engeller ortadan kalktı. Her şey istediğim gibi olmaya başladı ve öyle olmaya devam ediyor. Hayatımdaki bu değişiklikleri aslında hayata karşı farkındalığımı artırarak yaptım. Bu sadece bana ait bir güç değil hepinizin içinde keşfedilmeyi bekleyen bir güç aslında. Bu, tıpkı Matrix'teki Neo'nun gerçek yaşamın farkına varması ve farkına vardıktan sonra Matrix'te gerçek gücünü keşfetmeye başlaması gibi. İmgelemenin temeline bakacak olursak, belki şöyle açıklarsak kafanızda daha iyi bir algılama yaratabilirim:
Bilim adamları, bazı testler yapmışlar, bir nesneye baktığımız anda gördüğümüz nesne doğrultusunda beynimizin belli bir kısmının aktif hale geçtiğini tespit etmişler. Daha sonra aynı nesneye bakmadan, sadece bu nesneyi imgelediğimizde de beynin aynı kısmının aktif hale geçtiği tespit edilmiş. Bunu örnekle açıklayacak olursak; rengarenk çiçeklerin olduğu bir tarlayı gerçekte gördüğünüzde de beyninizin aynı kısmı aktif hale geliyor, tamamen farklı alakasız bir yerde olduğunuzda, ama bu rengarenk çiçekli tarlayı imgelediğinizde de beyninizin aynı kısmı aktif hale geçiyor. Beynimizdeki hipofiz bezleri ise imgelediklerinize uyumlu frekanstaki kimyasalları vücudunuza salıyor.
“Kısacası vücudunuz aslında gerçek ile imgelemeyi ayırt edemiyor. ” Aslında bu tek cümlelik bilgi, hayatınızı büyük oranda değiştirmeye yetebilecek bir bilgi gibi gözüküyor. Yani gerçekten çiçeklerle dolu bir tarlada olmasanız dahi onu imgelemek size gerçektenden orda bulunmuş gibi etki edecektir. O huzuru ve mutluluğu sağlayacaktır.
Peki bunu en iyi nasıl yapabilirim diyebilirsiniz. Aslında bunun en iyi yolu içten gelen imgeleme yeteneğinizi ortaya çıkarmaya çalışmak olur. Ben bu konuda zorluk çekmediğim için bilemeyeceğim belki ama imgelemede ilk başlarda zorlanan kişiler çıkabilir. İlk başlangıçta gözünüzün önüne getiremiyorsanız, düşünceyle bunları yapmaya çalışın diye tavsiyede bulunabilirim ama hepimizin içinde var olan bu doğal yeteneği zamanla geliştirebildiğinizi göreceksiniz.