19 Ağustos 2015 Çarşamba

Krişna (Krishna) - Hint Mitolojisi

Krişna, çok önemli bir yere sahip olan büyük bir kahraman ve büyük bir Hint tanrısının adıdır. Krişna, "Kara" anlamına gelmektedir.

Rama’nın yanı sıra Vişnu’nun bedenlenmeleri arasında kendisine en çok tapılan  karakter, Krişna’dır. Rama’da muhteşem bir oğlun, kardeşin, kocanın ve kutsal yasalar ile azami sonuçlara götüren yolları ne pahasına olursa olsun takip etmekten vazgeçmeyen bir kralın örneğini tutuyor olsa da Krişna’nın kişiliği de oldukça ateşli ve karmaşıktır.

Krişna olarak tanımlanan, yüzyıllar önce Hindistan’da yaşadığı düşünülen, Bhagavadgita’da ve diğer tanınmış geleneksel Hint edebiyatında hayal gücüne dayanılarak anlatılan kişi hakkında çok az güvenilir bilgi kaynağı vardır. Bhagavadgita’nın sadece anlamlı mesajlar içeren "ruhsal bir roman" olduğu bilinmesine rağmen, pek çok kişinin yanlış olarak Krişna’nın sözlerini gerçek bir insanın sözü olarak atfettiğini yaygın olarak görüyoruz.

Hinduizm’de peygamber inancı yoktur. Ancak, Tanrı Vişnu’nun çeşitli devirlerde Rama, Krişna gibi insan biçimine girerek insanlara yol gösterdiğine inanılır.

Tanrı Vişnu, 9 kere çeşitli biçim ve kişilikte dünyaya gelmiştir. 10.u defa dünyaya beyaz bir atın üzerinde Güney Hindistan’da, Şabyla köyüne Kalki adı ile gelecektir. Henüz gelmemiştir. Beklenmektedir. Tanrı Vişnu, dünyaya 8. gelişinde Tanrı Krişna olarak gelmiştir. Krişna, Mahabharata Destanı’nın son 7 bölümünü içeren Harivamşa Destanı’nın kahramanıdır.

Krişna’ya tapınma geleneği, milattan sonra ilk yüzyıllarda yer alsa da Krişna’nın karakteri, başka tanrıların da özellikleriyle ilişki içine girerek zaman geçtikçe gelişmiştir.


Gerçekte Krişna, Brahman Kastına mensup bir köylü ailesinde doğmuş, vücudu kül renginde olan bir tanrıdır ve Aşk-ı İlahîyi, Tanrı Aşkını sembolize eder. Bütün gençliği Sevgilisi Çoban kızı Radha ile bütün günlerini diğer çoban kızları ve sevgilisi ile dans etmekle geçirir. En büyük özelliği daima elinde bir flût veya Kaval bulundurması ve çalmasıdır.

Onun hayat hikâyesi, pek çok şeyi aydınlatır niteliktedir. O, hem oyun oynamaktan ve eğlenceli şakalardan hoşlanan bir çocuk-tanrı, hem de flüt çalan, saçları tuvas tüyleriyle bezeli, yakışıklı, delikanlı ve esmer tenli pastoral bir tanrıdır. O’nun hoyrat melodileri, sütçü kızların (gopiler) zihinlerini ve ruhlarını mest eder.

Bu Blogda Ara